Menü

Kalça-Omurga Kırıkları ve Menopoz

Kalça-Omurga Kırıkları ve Menopoz

Menopoz döneminde osteoporoz kaynaklı kırık riskleri, önleme ve tedavi stratejileri hakkında kapsamlı bilgiler.

Osteoporoza bağlı kırıklar menopoz sonrası dönemin en yıkıcı komplikasyonları arasındadır ve özellikle kalça ve omurga kırıkları ciddi morbidite ve mortaliteye yol açar. Östrojen düşüşü kemik metabolizmasını dramatik biçimde etkiler ve kemik kaybı hızlanır. Menopoz sonrası ilk beş ila yedi yılda kadınlar kemik kütlelerinin yüzde yirmisine kadarını kaybedebilir. Bu kayıp kemikleri kırılganlastırır ve minimal travmayla veya kendiliğinden kırıklara zemin hazırlar. Osteoporozun önlenmesi ve tedavisi yaşam kurtarıcı öneme sahiptir.

Osteoporoz sessiz bir hastalıktır ve genellikle kırık oluşana kadar belirti vermez. Bu nedenle kemik sağlığının düzenli olarak değerlendirilmesi ve risk altındaki kadınların belirlenmesi kritik öneme sahiptir. Kemik mineral yoğunluğu taraması osteoporoz tanısında altın standarttır. Erken tanı ve tedavi kırık riskini önemli ölçüde azaltabilir. Yaşam tarzı değişiklikleri ve gerektiğinde ilaç tedavisi kemik sağlığını korur.

Kemik Metabolizması ve Menopoz

Kemik canlı ve dinamik bir dokudur ve sürekli yenilenir. Bu süreçte osteoklastlar eski kemik dokusunu yıkarken osteoblastlar yeni kemik oluşturur. Normal koşullarda yapım ve yıkım dengeli seyreder ve kemik kütlesi korunur. Östrojen bu dengenin korunmasında kritik rol oynar ve özellikle osteoklastları baskılayarak aşırı kemik yıkımını önler.

Menopozla birlikte östrojen düzeylerinin düşmesi osteoklast aktivitesini artırır ve kemik yıkımı kemik yapımını geçer. Bu dengesizlik özellikle trabeküler yani süngerimsi kemikte belirgin kemik kaybına neden olur. Omurga ve kalça başı trabeküler kemik açısından zengindir ve bu nedenle en çok etkilenen bölgelerdir. Menopoz sonrası ilk yıllarda kemik kaybı yılda yüzde iki ila üç oranında hızlanır ve ardından yavaşlar ancak devam eder.

Vertebra Kompresyon Kırıkları

Omurga kırıkları osteoporozun en yaygın kırık tipidir ve genellikle sessiz seyreder. Hastaların önemli bir kısmı kırık olduğunun farkına varmaz çünkü belirgin travma olmaksızın gelişebilir. Öksürme, hapşırma, eğilme veya hafif bir kaldırma kırığı tetikleyebilir. Bazı kırıklar tamamen semptomsuz kalırken diğerleri ani sırt ağrısına neden olur.

Vertebra kırıklarının uzun vadeli sonuçları ciddidir. Her kırık ortalama bir ila iki santimetre boy kaybına yol açar. Çoklu kırıklar belirgin boy kısalmasına neden olur ve kamburluk yani kifoz gelişir. Kifoz göğüs kafesini daraltarak solunum kapasitesini azaltır ve karın organlarına baskı yaparak sindirim sorunlarına yol açar. Kronik sırt ağrısı yaşam kalitesini düşürür. Bir vertebra kırığı olan hastada yeni kırık gelişme riski beş kat artar.

Kalça Kırıkları ve Sonuçları

Kalça kırığı osteoporozun en yıkıcı komplikasyonudur ve ciddi morbidite ve mortaliteyle ilişkilidir. Genellikle düşme sonrası oluşur ancak ileri osteoporozda spontan olarak da gelişebilir. Kalça kırığı olan hastaların büyük çoğunluğu cerrahi tedavi gerektirir. Ameliyat sonrası uzun rehabilitasyon süreci gerekir ve tam iyileşme sağlanamayabilir.

Kalça kırığı sonrası mortalite yüksektir ve ilk yıl içinde hastaların yaklaşık yüzde yirmi ila yirmi beşi hayatını kaybeder. Ölümler genellikle komplikasyonlardan kaynaklanır ve pnömoni, pulmoner emboli ve enfeksiyonlar başlıca nedenlerdir. Hayatta kalanların yarısından fazlası önceki fonksiyonel kapasitelerine dönemez. Bağımsızlık kaybı sıktır ve hastaların önemli bir kısmı bakım evine taşınmak zorunda kalır.

Risk Değerlendirmesi ve Tanı

Kemik mineral yoğunluğu ölçümü osteoporoz tanısında altın standarttır. DXA yöntemiyle lomber omurga ve kalça bölgesinden ölçüm yapılır. T skoru genç erişkin ortalamasına göre standart sapma farkını gösterir. Eksi bir ile eksi iki buçuk arası osteopeni, eksi iki buçuk ve altı osteoporoz tanısı anlamına gelir. Kırık öyküsü varlığında T skorundan bağımsız olarak osteoporoz tanısı konur.

FRAX skoru on yıllık kırık riskini hesaplar ve tedavi kararında yol göstericidir. Yaş, cinsiyet, kilo, boy, kırık öyküsü, ebeveyn kalça kırığı öyküsü, sigara ve alkol kullanımı, glukokortikoid kullanımı ve romatolojik hastalıklar değerlendirmede kullanılır. Kemik mineral yoğunluğu eklenerek daha doğru risk hesaplaması yapılabilir. Yüksek riskli hastalar tedaviden en çok fayda görür.

  • Altmış beş yaş üstü tüm kadınlara kemik yoğunluğu taraması
  • Risk faktörleri varsa daha erken tarama
  • Günde bin iki yüz miligram kalsiyum alımı
  • D vitamini düzeylerinin yeterli tutulması
  • Yük taşıyan egzersizler yapma
  • Denge egzersizleri ile düşme riskini azaltma
  • Sigara ve aşırı alkolden kaçınma
  • Ev güvenliğini sağlama
  • Görme sorunlarını düzeltme
  • Kemik sağlığını tehdit eden ilaçları gözden geçirme

Önleme ve Tedavi

Kemik sağlığının korunması yeterli kalsiyum ve D vitamini alımıyla başlar. Günlük bin iki yüz miligram kalsiyum önerilir ve mümkünse diyet kaynaklarından sağlanmalıdır. D vitamini kemik sağlığı ve kas fonksiyonu için gereklidir ve eksikliği yaygındır. Kandaki düzey otuz nanogram mililitrenin üzerinde tutulmalıdır. Yük taşıyan egzersizler kemik yapımını uyarır ve yürüyüş, merdiven çıkma, hafif koşu uygun seçeneklerdir. Direnç egzersizleri de faydalıdır.

Düşme önleme kırık riskini azaltmada kritiktir çünkü kırıkların büyük çoğunluğu düşme sonrası oluşur. Ev güvenliği değerlendirilmeli ve tehlikeler ortadan kaldırılmalıdır. Yeterli aydınlatma sağlanmalı, kaygan yüzeyler düzeltilmeli ve merdivenlere tutunma yerleri eklenmelidir. Denge egzersizleri düşme riskini azaltır ve tai chi bu amaçla özellikle etkilidir. Görme sorunları düzeltilmeli ve sedatif ilaç kullanımı minimize edilmelidir.

İlaç tedavisi yüksek riskli hastalarda gereklidir. Bisfosfonatlar ilk basamak tedavidir ve kırık riskini yüzde kırk ila yetmiş oranında azaltır. Denosumab altı ayda bir enjeksiyonla uygulanır ve güçlü etkiye sahiptir. Teriparatid ve romosozumab kemik yapımını uyaran anabolik ajanlardır ve ağır osteoporozda tercih edilir. Raloksifen seçici östrojen reseptör modülatörüdür ve omurga kırığı riskini azaltır. Tedavi seçimi bireysel faktörlere göre yapılır.